top of page
  • Yazarın fotoğrafıUğur Uçar

Nasıl Korsan Olunur? Korsan Olmak Için 2022’de İhtiyaç Duyacağınız Tek Rehber

Bu başlık pazarlamayla ne alaka diye düşünüp sayfayı kapamadan önce bir saniye bekleyin çünkü size söz veriyorum bu yazı pazarlamayla alakalı. En azından pazarlamacı lensini takıp baktığımızda öyle. Haydi 17. yüzyıla gidelim ve korsanları konuşalım.


Yazı İçeriği

 

Korsan nedir?


Korsan nedir sorusuna cevap vermeden önce şunu düşünelim; işletme nedir?

İşletmenin en bilinen tanımı; kâr ve sürdürülebilirlik amacıyla kurulan, finansmanı, üretim araçlarının sağlanması, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, örgütlenmesi, yönetilmesi ve finansal olaylarının izlenmesini inceleyen bir tür sosyal bilimdir.

Peki korsanlık nedir? Sizi şaşırtabilir ama korsanlık kâr ve sürdürülebilirlik amacıyla kurulan, finansmanı, üretim araçlarının sağlanması, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması, örgütlenmesi, yönetilmesi ve finansal olaylarının izlenmesini inceleyen bir tür illegal örgüt tipidir.


Tanımların benzer olması belki tahmin edilebilir ancak aynı olması şaşırtıcı değil mi?

Finans, pazarlama, üretim araçları, bunlar ne alaka? Korsanlar denizde terör estiren bir grup kaçak değil mi? Evet, öyleler ancak sandığınızdan daha sistemliler ve pazardaki boşluktan dolayı ortaya çıkan doğal bir oluşum olarak varlar. Hatta buna literatürde “Görünmez Kanca” deniyor.


Sistemli olduklarını söyledik. Korsan gemilerinin çeşitli fonksiyonları vardır ve bu fonksiyonların yerine getirilmesini sağlayan iki yönetici pozisyon bulunur: kaptan ve serdümen. Bu iki temel liderlik fonksiyonunu yazının ilerleyen kısımlarında açacağım.


Korsanlar günümüzde de varlar ve açık denizlerde hala terör estiriyorlar, bu korsanlar çeşitli ürünler üretebiliyor ve bunun karşılığında açık denizde müşterilerine sunuyor. Tabi korsanlık ve işletmenin arasında temel fark müşterilerin ürüne gösterdiği talepteki özgürlüğü. Korsanların ürünlerini kimse istemiyor, bu yüzden satın almaları için zorlanıyorlar. Peki bunu nasıl yapıyorlar?


Korsanlar ve İmparatorluk

Korsanlar word-of-mouth’la yayılan güçlü bir branding’e sahip. Logosu size de oldukça tanıdık geldi değil mi? Bu ünlü logonun adı Jolly Roger. Açık denizde bu bayrağı göremezsiniz çünkü korsanlar genelde bu bayrakla dolaşmaz. Daha dostane görünen bir ülke bayrağı takarlar. Silahlarını açık denizde dalga arasında görmenizi zorlaştıran kamufle örtülerle kapatırlar. Bu bayrak ancak imparatorluğun bir gemisi tehdit edileceğinde ortaya çıkar ve anlamı çok güçlüdür.


İmparatorluk gemilerini bir ülkeye bağlı ticari gemiler olarak düşünebilirsiniz. Bu gemilerin yaptığı iş basittir. Kargoyu bir yerden alırlar, başka yerlere götürürler. Tayfasının sabit ve düşük bir ücreti vardır ve bu işi çoğu zaman zorunda kaldıkları için yapan insanlardır. Kaptanıysa doğrudan impratorluğa ya da bir otoriteye bağlıdır ve yüksek bir ücret alır. Geminin sahibi bu otoritedir ve gerekli ödemeleri yapıp gelirin büyük bir kısmını kar olarak yazar. Kaptanın ve gemideki diğer yönetici pozisyonların görevi işin doğru yapıldığından, deadline’lara yetişildiğinden ve karada geçerli olan hukukun açık denizde de uygulandığından emin olmaktır. Yani açık denizde kaptan; yasama, yürütme ve yargıdır.


Korsanların Gücü


Korsan olmaksa tamamen branding’le ilgilidir. Hazineyi branding getirir. Jolly Roger, az önce bahsettiğimiz siyah arkaplan üzerine işlenmiş beyaz kafatası kemiklerden oluşan bayrak da bunun birincil sembolüdür. Peki “Bizler hırsız korsanlarız” diye bayrak sallamak mantıksız değil mi diye sorabilirsiniz? Hayır, bu bayrak korsanların işini kolaylaştırıyor çünkü korsanlar hazineyi istiyor, hazine sahipleriyse hazinelerini korumak. Doğrudan saldırı düzenlemeleri çok zahmetli ve maliyetli olurdu. Gereksiz işgücü kaybından bahsetmiyorum bile. Korsanlar hazineyi bedavaya almak istiyor, çalışmadan, bu noktada da branding devreye giriyor. Çünkü bu bayrak ortaya çıktığında hazine sahibi geminin tayfası için olasılıklar sınırlı.


Bu noktada işler biraz çirkinleşebilir çünkü gerçek korsan tarihi konuşuyoruz. O yüzden eğer korsanların neler yaptıklarını duymak istemiyorsanız yazıyı okumayı burada bırakmanızı tavsiye ederim.


Bir Korsan Gemisi Gördüğünüze Ne yapmalısınız?


Kaçmak asla mantıklı değildir çünkü korsan gemileri hızlı ve çevik olması için inşa edilmiştir, sizin geminizse yavaştır, kargo doludur. Muhtemelen kaçabilecek donanıma sahip değilsiniz. Kaçarsanız, tebrikler, bir gün daha hayattasınız ve işvereniniz kar elde etmeye devam ediyor.

Kaçmadığınız durumda birkaç seçenek mevcuttur.


Korsan gemileriyle savaşamazsınız çünkü tayfa düşük ücretle çalışan motivasyonsuz insanlardan oluşur. Üstelik mürettebatınız korsan gemilerinin 10'da 1'i kadardır. Sizin her silahınız için korsanların 4 silahı vardır. Ayrıca gerçekten savaşacak kadar deliyseniz, kaybettiğinizde merhamet bekleyemezsiniz. Korsan bayrağı şaka değildir, günün sonunda korsanların koruması gereken bir reputasyonu vardır. Savaştığınız durumda çok muhtemelen çeşitli işkencelere maruz kalacak ve öldürüleceksiniz.


Diyelim kaptan savaşma emrini verdi ama bir saniye… Kaptan zalim biri ve size muhtemelen kötü davranıyor. Eğer tayfa olarak korsanların güverteye güvenle çıkmasına izin verir ve hazineyi gösterirseniz cezalandırıp öldürülecek tek kişi kaptan olur. Korsanlar güverteye korkunç bir adalet getirmiş olur ve bunun için ödüllendirilir.


Hazineyi saklamayı deneyebilirsiniz ama bu durumda da maalesef sizi işkence bekliyor. Sonunda biri itiraf edene dek tüm tayfa öldürülür, hikayeyi anlatabilmeniz için bir kolunuz kaybederek karaya da varabilirsiniz. Word-of-mouth’un öneminden bahsetmiştik.


Geriye teslim olma seçeneği kalıyor. Teslim olur ve korsanların talebini yerine getirirseniz güvenle evinize dönebilirsiniz.


Bu seçenekleri şemalaştırıp tekrar inceleyelim. Jolly Rogers bayrağını gördüğünüzde ne yapmalısınız?


Jolly Rogers hiçbir aksiyon gerçekleşmeden size seçeneklerinizi açıklayan bir logodur ve mantıklı olanı yapmanız için size teşvik eder.

Demek Korsan Olmak İstiyorsunuz, O Halde Dikkatli Okuyun!


Korsan olmak istiyorsan öncelikle bunun bir iş modeli olduğunu anlamalısın. Bir iş modeli olmadan ne tayfaya ne gemiye ne de bir markaya sahip olabilirsin. Korsanlık işi de diğer işler gibidir. Bir ürününüz ya da hizmetiniz vardır ve bunu müşterilere bir değer karşılığı satarsınız. Daha sonra bu parayı ekipman ve personel giderlerine harcayarak daha çok müşteriye ulaşmak için daha kapsamlı ürün ya da hizmetler çıkarırsınız.

Az önce de bahsettiğimiz gibi korsanlığın temel farkı müşterilerin ürüne olan talebinin zorla oluşturulmasıdır. Eğer korsanlar müşterilerine bu hizmeti sağlamazsa piyasada bir açık oluşacak ve bu hizmeti sağlayacak rakipler ortaya çıkacaktır.


İşletme 101 der ki gelirden gideri çıkarırsanız, karı elde edersiniz. Korsanlık işinde de gelirler ve giderler vardır ve işin sürdürülebilirliği için kar elde edilmesi gerekir. Geliri başkalarının hazineleri oluşturur. Giderse personele ve ekipmana harcanır.


Gelir kaynaklarının bir limiti vardır çünkü açık denizdeki müşteri sayısı sınırlıdır ve pazara fazla hükmederseniz pazarı küçültürsünüz. Bu yüzden karınızı yükseltmenin en kritik noktası giderleri düşürmektir. Giderleri düşürmek de olabildiğince az personel ve gemi gideri harcamalarıyla mümkündür, branding bu noktada devreye girer.


Sefer Sözleşmeleri


Bir marka, sözleşmeler ve hesap çizelgeleri olmadan oluşturulamaz. Bu yüzden korsanlar denize açılmadan önce bir “Sefer Sözleşmesi” oluşturur. Bu sözleşmede korsan tayfasından oluşan bir odak grubu girdilerini paylaşır ve yazılı bir şekilde anlaşırlar. Bu kurallardan bazıları; oylama metodu, yönetim şekli, karın dağılımı ve tayfanın sigortası gibi maddeleri içerir. Bu sözleşme sayesinde her korsan grubu birbirinden farklılaşır. Seçilmiş 2 adet yönetici bulunur: kaptan ve serdümen. Kaptan patron değildir, tayfaya liderlik eder ve tayfanın memnuniyetini sağlar. Tayfa, kaptanın stratejik kararlarından memnun değilse oy çokluğu sağlandığı takdirde kaptanı değiştirebilir. Bu kuralın tek istisnası savaş durumudur. Savaş durumunda kaptan ne derse o olur ve oy çokluğu sağlansa bile değiştirilemez.


Kaptan patron değildir dedik ancak bir patrona da ihtiyacımız var. Bu görev serdümene düşüyor. Serdümen envanteri, tayfayı, güverteyi, üzerine anlaşılmış sözleşmenin şartlarını takip ettiği gibi, kurallar ihlal edildiğinde verilecek cezayı da tayin eder. Özetle geminin karlılık getirmesini sağlayacak her şeyden serdümen sorumludur.


Ücretlendirme


Gemide ödeme tüm tayfaya eşit yapılır. Kaptan ve serdümen gemicinin aldığının iki katını, doktor ve marangozsa bir buçuk katını alacak şekilde kar bölüştürülür. Az önce de bahsettiğimiz gibi imparatorluk gemilerindeyse minimum ücret alırsınız. Kaptansa sizin maaşınızın onlarca katını kazanır.

Bir korsan gemisinde herkes aynı amaç için birleşmiştir ve geminin karlılığı herkes için eşit derecede önemlidir.

Tabi bu korsanlar imparatorluktan daha iyidir anlamına gelmiyor. Bu yalnızca politik yapılanmadan kaynaklı gerçekleşen doğal bir çıktıdır. İmparatorluk gemilerinde tayfa ya da kaptan ne geminin ne de geminin taşıdığı kargonun sahibidir. Kaptanın imparatorluğa sadakatinden emin olunması için cömertçe ödüllendirilmesi gerekir. Tayfaysa alt sınıf gruplardan hatta suçlulardan oluşan insanlardır. Gemiden kaçarlarsa imparatorluğun gazabının üzerlerinde olacağının farkındadırlar.


Korsan gemisindeyse tayfa spesifik skillsetlere sahiptir ve bir korsan işletmesine katılmanın riskini tartmış insanlardan oluşur. Üstelik bir korsan, tayfaya ya da sözleşmeye güvenmiyorsa herhangi bir limanda gemiden inmekte özgürdür. Onun peşinden gelip adaleti sağlayacak bir korsan otoritesi mevcut değildir.


Karlılık


Sonuç olarak bir korsan kendisi için çalışır ve kendisi için kar sağlar. Karlılığın önündeki tek engelse giderlerin fazla büyümesidir. Karlılık olmazsa ne gemi olur ne de tayfa. Gemi maliyetlerinin iki ana kalemi vardır: gemi tamiri ve insan tamiri…


Gemi tamiri için arz ve talep dengesi korsanların dezavantajına çalışır çünkü bir imparatorluk limanına gidemezler. Bu yüzden korsanların arkadaşça karşılandığı spesifik limanlarda bu hizmetleri satın alırlar. Bu yerlere gitmenin ekstra lojistik maliyeti olduğu gibi hizmetin kendisi de herhangi bir imparatorluk limanınkinden pahalıdır. Bu yüzden karlılık sağlanması için savaşmamayı tercih ederler.


İnsan tamiri içinse tayfanın yara alacağı, uzuvlarının kopacağı ve sakatlanacağı neredeyse kesindir. Ancak kime ve ne zaman olacağı piyango gibidir. Bu yüzden Sefer Sözleşmesinde bir çeşit iş kazası sigortası üzerine anlaşılır ve personel sağlık harcamaları korsan gemisine gider olarak yazılır.


Gelir – (Personel harcamaları + Tamir + Ekipman ve Erzak) = Kar


Bu formülle korsan olarak bir başarılı seferde imparatorlukta yıllarca çalışarak kazanacağın paradan daha fazla kazanırsın.


Evet, ne diyorsun? Korsan olmaya hazır mısın?


Bu konu ilgini çektiyse ileri okuma için The Invisible Hook: The Hidden Economics of Pirates kitabını inceleyebilirsin.


 

Bu yazıda her ne kadar korsanlardan bir işletme gibi bahsetmiş olsam da korsanlık yüzyıllardır süregelen korkunç ve karanlık bir iş modeli ve bugün de operasyonlarına devam ediyorlar. Yazımı sonlandırırken uluslararası gemilerde çalışan arkadaşımın bir anektodunu paylaşmak istiyorum.


Aktardığına göre Akdeniz açıklarında bir korsan gemisine denk gelmişler ve sorun çıkarmadan güverteye çıkmalarına izin vermişler. Korsanların talebi nakit paraymış, karşılığında hizmet olarak seks işçileri sağlamışlar. Bu seks işçilerinden gemicilerin yararlanıp yararlanmamasından bağımsız olarak da ödemelerini alıp yollarına devam etmişler.


Korsanlar ne yazık ki 21. yüzyılın da bir gerçeği. İlerleyen yüzyıllarda uzay seyahati yaygınlaştığında da uzay korsanları göreceğimize şüphe yok çünkü ne yazık ki karlı bir iş modeli olmaya devam ediyor.


bottom of page